18 Aralık 2012 Salı

Dilden Bahis ile İki Arabi Söz (İnceleme)

Bu yazı diğerlerinden farklı olacak, bir inceleme niteliğinde geçecek. Hakkımda kısmında da yazdığı gibi tadında bırakılmış Osmanlıca kelimelere karşı değilim. Hatta kendi mantığında hayranlık duyduğum yönleri boldur.

Şunu da not olarak sıkıştırmak isterim ki, kimi Farsça kimi Arapça kökenli kelimeler bu dillerden alınmakla beraber o dillerdeki kelimelerin çeşitlendirilmesi, türetilmesiyle Türkler tarafından oluşturulmuştur. Hani misali bu işin derseniz buyrun buradan yakalım. Farsça'da rüz-gar, "günün getirdiği" manasına gelmekle beraber, "yel" anlamı mecazından yola çıkarak yalnız Türkçe'dedir. Arapça'dan dem vurmaksa şimdi bize lazım olan, sui kasıttan (kötü amaç) türetilen sözcüğün malum anlamı da yine Türkler'e özgüdür. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir fakat geçelim bunları, bu yazının konusu başkadır.

Dillerin insan düşünme yöntemini şekillendirdiği aşikar bir gerçek. Araştırmalar her dilin kendi kurgulanımıyla beynin farklı bölgelerini çalıştırdığını dahi gösterdi. Bugünse dilimize Arapça'dan geçmiş iki sözcüğü irdeleyeceğim. Nedir bu sözcükler? Memur ile Tecil. Gayet masum duruyorlar. Peki öyleler mi? Bakalım. Benden çok şey beklemeyin, ben sadece dillendireceğim üzerine siz düşüneceksiniz. Kim bilir zaten belki yine saçmalıyorumdur. Karar sizin. Başlıyorum.

Ülkemizde memurlarla aranızda bir sorun olursa, büyük olasılıkla da haklıysanız o muhabbet memurun da emir kulu olduğunu söylemesiyle sonsuza kadar kapanır. Doğrudur da zaten. Kendinin farkındadır. O sorgusuz yapma kuludur. Memur sözcüğü emir kelimesinden türemiştir. Tam anlamıyla emredilen, emir kulu demektir.

Tecil sözcüğü duyulur duyulmazsa akla askerlik erteleme işleminden başkası gelmez, değil mi? Zaten manası da geciktirmektir. Hangi sözcükten türemiş gibi duruyor? Yormayın kendinizi ben söyleyeyim. Ecel. Bir nevi ölümü geciktirmek anlamı çıkıyor.

İlginç değil mi? Belki de değil. Ben söyleyeceğimi söyledim ya şimdi meydan sizin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder